Kadın – Erkek İlişkilerinde Nasıl Olmalıyız?

Yıllar önce Mel Gibson’un oynadığı “Kadınlar Ne İster?” filmini izlemişseniz bazen o tarz bir mucize bekliyor olabilirsiniz ama siz de biz de çok iyi biliyoruz ki kadın – erkek ilişkilerinin tek bir formülü yok ve bu konuda çaba sarfetmeden de bu işlerin olacağı yok.

Biraz felsefe yaparsak erkekler biraz daha düz mantık takılmakta, yani erkeklerin de elbet karmaşık olanları vardır ama kadınlar söz konusu olduğunda onları anlamak (belki ilk hata anlamaya çalışmak 🙂 ) bazen oldukça zorlu olabiliyor. Birçok ilişki uzmanı yada iletişim danışmanı bu konuda satırlarca yazı yazmıştır. Bu konuda benim tercihim bir kadını hem duygusal hem de tensel açıdan açıdan tatmin etmenin ipuçlarını veren Özlem Oktay‘ın bu yazısı oldukça güzel bilgiler vermekte. Yazıya baktığımda ilk olarak bir aferin alıyorsunuz, çünkü hayatınızda ki kadını mutlu etmek ve tatmin etmek için arayıştasınız ve bunun için emek vermeye hazırsınız. Bu gerçekten takdir edilesi bir durum ve ilişkilerin iyiye gideceğini göstermesi açısından güzel bir sinyal. Yazı iki kısımdan oluşmakta ilk bölümde duygusal açıdan bir kadını nasıl tatmin edersiniz, ikinci kısım ise tensel açıdan bir kadını nasıl tatmin edersiniz. Dediğimiz gibi kadınlar ve erkekler epey farklıyız, biz daha görsel olarak bakarken kadınlar duygusal ve görselliği çok daha fazla yaşamakta.

Makale oldukça uzun ve kendi adıma söyleyebileceğim tek şey gerçekten fazlasıyla iyi bilgiler içeriyor. Bu tarz yazılarda genel olarak kadınları tatmin etmenin 15 yolu gibi klasik başlıklar olur, fakat bu yazı gerçekten size işinize yarayacak bakış açıları sunuyor.

Ama şu bir gerçek ki kim ne kadar yazarsa yazsın, hangi ipuçlarını verirse versin, bir futbol maçı üzerinden örnek vermek istersek, teknik direktör ne kadar taktik verirse versin, onu sahada uygulayacak olan yine futbolcular olacak. Hayatınızdaki kadın, ister eşiniz ister sevgiliniz olsun, onu tanımalı, dinlemeli, anlamalı ve sevgiyle büyütmelisiniz. Tabi buna değecek bir kadın ise, eğer siz bunları yaptığınız halde karşı tarafta herhangi bir değişim ve gelişim söz konusu olmuyorsa o zaman ilişkiyi de gözden geçirmekte yarar vardır.

Kadın – erkek ilişkileri maalesef matematik gibi sonucu net olan durumlar değildir, her zaman sevginin, saygının ve samimiyetin ön planda olduğu durumlardır. İyilik halinizi her daim korumanız gerektiren durumlardır. Elbette yine kadınları anlama görevi erkeklere kalmakta…

Kadın – erkek ilişkilerinde biraz daha başarılı olmak ve kendinizin yeni bir versiyonu olmak istiyorsanız Cinsellik ve Aile Danışmanı Özlem Oktay’ın yazılarınıza göz atmanızı tavsiye ediyorum.

Mekanik Proje Firması Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli

Makine mühendislerinin çalışma alanlarından biri olan mekanik tesisat sektörü, hem uygulama hem de proje çizimi olarak iki alt alana ayrılmaktadır. İster evimiz ister bir endüstriyel tesis olsun, konfor şartlarının sağlanabilmesi için en önemli şart mekanik projenin doğru mühendislik hesaplarına göre yapılmış olması ve sonrasında ise proje uygun olarak mekanik tesisatın uygulanmış olması gerekmektedir.

Hiç bilmeyen biri için ifade etmek istersek evlerimizde kullandığımız temiz su hatları, giderler, yağmur suyu hatları, odalarımızı ısıtan kalorifer tesisatı, evin yalıtım hesapları gibi hayati önem taşıyan alanlar mühendislikte mekanik proje olarak isimlendirilmektedir.

Bu konuda uzman görüşü için Seymenler Mühendislik firmasından Makine Mühendisi Erkut Seymenler ile yaptığımız görüşmede, mekanik tesisat alanında hem uygulama hem de proje çizimi konusunda mühendislere çok fazla iş düştüğünü vurgulamaktadır. İlk iş olarak mimari projeye uygun olarak gerekli mühendislik hesaplarının yapıldığı bir mekanik tesisat projeleri hazırlanmalı, daha sonrasında ise hem ustalık hem de işçilik olarak binaya zarar vermeyecek ve işi layıkıyla yapacak ustalarla birlikte çizilen projelerin tatbikinin yapılması gerekmektedir.

Eski binaların çoğunda yaşanılan su kesilmesi, gider tıkanması yahut ısınamama problemlerinin temelinde yanlış hesaplama ve yanlış uygulama yer almaktadır. Bir kalorifer tesisatı için evin konumu, cephesi, pencerelerin ölçüleri gibi detaylara ihtiyaç duyulmakta fakat çoğu firmada hazır şablonlarla yada evin metrekaresine göre kabaca hesaplanmış değerler ile bu işlemler gerçekleştirilmektedir. Durum böyle olunca, mühendislik en temel kuralı olan hesaplama anlamını yitirmekte ve evlerimizde yahut iş yerlerimizde konfordan uzak bir yaşantı sürmekle imtihan olmaktayız.

Bu konuda neler yapılabilir sorusuna yanıt vermek istersek, ilk olarak mimari proje konusunda deneyimli mühendislik firmaları ile çalışmak bu işin en doğru ve basit yolu olmakta. İkinci adım ise çizilen projenin uygulama aşamasında, ustalık ve mimari proje okuma konusunda, teknik proje okuma konusunda kendisini yetiştirmiş teknik personeller tarafından mekanik tesisatın döşenmesi gerekmektedir. Tüm bunların sağlanması halinde konfor ve keyif ortamı hazırlanmış olacaktır.

Özetlemek istersek, mekanik proje firması seçerken sadece ucuz olması değil, alanında uzman ve yetkinliğini ispatlamış bir firmayı tercih etmek her zaman daha mantıklı olacaktır. Değerli görüşlerini bizlerle paylaşan Erkut Seymenler’e ve Seymenler Mühendislik firmasına çok teşekkür ediyoruz.

Rüzgar Türbini Nedir? Çeşitleri Nelerdir?

Günümüzün en önemli ihtiyaçları hiç şüphesiz enerji. Covid pandemisi ve Rusya – Ukrayna savaşlarından sonra görüldüki ülkeler enerji güvenliği alanında kendilerini sağlama almak zorundalar. Tabi enerji alanında da dikkat edilmesi gereken temiz enerji kaynaklarından bu ihtiyaçların sağlanması. Bu kapsamda rüzgar türbini teknolojisi temiz enerji kaynağı olarak ülkelerin ve yatırımcıların ilgisini çekmekte. Bu yazımızda rüzgar türbini nedir, çeşitleri nelerdir, verimlilik oranları ve dünyada kimler rüzgar türbini üretiyor bu konulara değineceğiz…

Rüzgar Türbini Nedir

Rüzgar türbinleri, rüzgar enerjisini elektrik enerjisine çevirmek için kullanılan cihazlardır. Rüzgar enerjisi, dünyanın yüzeyindeki eşitsiz ısınmadan kaynaklanır ve bu nedenle sürekli olarak yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Rüzgar türbinleri, bu enerjiyi mekanik enerjiye dönüştürmek amacıyla kullanılır.

Rüzgar türbinlerinin temel bileşenleri, büyük, aerodinamik kanatçıklar olan rotorlar ve kinetik enerjinin mekanik enerjiye dönüştürülmesi için bir jeneratördür. Rotorlar, rüzgar enerjisini yakalamak ve hareket ettirmek için tasarlanmıştır. Rüzgar türbinlerinde kullanılan rotorların sayısı değişebilir, ancak genellikle üç veya beş kanatlıdır.

Rüzgar türbinleri, farklı boyutlarda üretilebilirler. Küçük ölçekli rüzgar türbinleri, bireysel evlerde veya küçük çiftliklerde kullanılabilirken, büyük ölçekli rüzgar türbinleri, binlerce hanenin elektrik ihtiyacını karşılamak için kullanılabilecek kadar güçlü olabilir.

Rüzgar türbinleri, temiz, yeşil ve güvenilir bir enerji kaynağı olarak kabul edilir. Rüzgar enerjisi, fosil yakıtlardan farklı olarak çevresel kirliliğe neden olmaz ve sınırsız bir kaynak olduğu için gelecek nesiller için sürdürülebilir bir enerji kaynağıdır.

Ancak, rüzgar türbinlerinin dezavantajları da vardır. Rüzgar türbinleri, bazı insanlar ve hayvanlar için estetik açıdan hoş olmayan görüntüler oluşturabilir. Ayrıca, rüzgar türbinleri genellikle rüzgarın bol olduğu açık alanlara yerleştirilir ve bu alanlar, faaliyet gösteren kuşların yolu üzerinde olabilir. Bu nedenle, rüzgar türbinleri bazen kuş ölümlerine neden olabilir.

Rüzgar türbinleri, temiz, yeşil ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak kabul edilir. Bununla birlikte, dezavantajları da vardır ve bu nedenle, rüzgar türbinlerinin kurulumu ve kullanımı, dikkatli bir şekilde planlanmalı ve yönetilmelidir.

Rüzgar Türbini Parçaları 

Rüzgar türbinleri, rüzgar enerjisini mekanik enerjiye dönüştürmek için tasarlanmış birçok bileşenden oluşur. Bazı temel parçalar şunlardır:

  1. Rotor: Rüzgar türbinlerinin en önemli parçasıdır. Rotor, büyük, aerodinamik kanatçıklardan oluşur ve rüzgarın kinetik enerjisini yakalamak için tasarlanmıştır. Kanatların sayısı genellikle üç veya beştir, ancak bazı türbinlerde iki ya da altı kanatlı rotorlar da kullanılabilir.
  2. Göbek: Göbek, rotoru türbin kulesine bağlayan parçadır. Göbek, türbinin dönmesine izin vermek için yeterince güçlü olmalıdır ve ayrıca türbinin yönlendirilmesini de sağlar.
  3. Jeneratör: Rüzgar türbinlerinin elektrik enerjisi üretmek için kullanılan diğer önemli bileşeni jeneratördür. Jeneratör, rotor tarafından üretilen mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürür.
  4. Kule: Rüzgar türbinlerinin rotorunu yüksekte tutmak için kullanılan yapıdır. Kuleler, farklı malzemelerden yapılabilirler, ancak çoğu kez çelik veya betondan yapılırlar. Kulelerin uzunluğu da farklı olabilir ve daha yüksek kuleler, daha geniş bir alana daha fazla rüzgar enerjisi toplayabilir.
  5. Yönlendirme sistemi: Rüzgar türbinlerinin rüzgar yönünü takip etmelerini sağlayan sistemdir. Yönlendirme sistemi, genellikle türbin göbeğinde bulunur ve rüzgarın yönüne göre rotorun dönmesini yönlendirir.
  6. Fren sistemi: Rüzgar türbinleri, güçlü rüzgarlarda aşırı hızlanmayı önlemek için fren sistemine sahiptir. Frenler, rotorun dönüşünü azaltır veya durdurur ve böylece türbinin zarar görmesini önler.
  7. Ayaklar: Rüzgar türbinleri, çoğunlukla üç stabil ayak üzerine kurulur. Ayaklar, türbinin yere sağlam bir şekilde yerleştirilmesine yardımcı olur ve türbinin dengeli kalmasını sağlar.

Bunlar, rüzgar türbinlerinin temel parçalarıdır, ancak bazı türbinlerde başka bileşenler de kullanılabilir, örneğin; şaft, dişli kutusu, hidrolik sistemler vb.

Rüzgar Türbini Verimlilik Oranları

Rüzgar türbinlerinin enerji üretim verim oranı, birçok faktöre bağlıdır ve farklı türbinler arasında değişebilir. Enerji üretim verim oranı, rüzgarın hızına, rotorun çapına, rotor yüksekliğine, kanat sayısına ve aerodinamik tasarıma göre değişir.

Dünya standartlarına bakacak olursak, rüzgar türbinleri genellikle %30 ila %40 arasında bir enerji dönüştürme verimliliğine sahiptir. Ancak, verimlilik oranı, türbinin bulunduğu bölgenin rüzgar koşullarına ve türbinin teknik özelliklerine bağlı olarak daha yüksek veya daha düşük olabilir.

Örneğin, yüksek rüzgar hızlarına sahip bölgelerde kurulan rüzgar türbinleri, diğer bölgelere göre daha yüksek bir enerji dönüştürme verimliliğine sahip olabilirler. Ayrıca, daha büyük rotor çapına sahip türbinler, daha fazla enerji toplar ve daha yüksek bir verimlilik oranına sahip olabilirler.

Bununla birlikte, rüzgar türbinlerinin enerji dönüştürme verimliliği, türbinin ömrü boyunca değişkenlik gösterebilir. Rüzgar türbinleri, zamanla aşınır ve verimlilikleri düşebilir. Bu nedenle, rüzgar türbinlerinin bakımı ve onarımı önemlidir ve düzenli olarak yapılmalıdır.

Rüzgar Türbini Çeşitleri

Rüzgar türbinleri, genellikle rotora, kanatlara ve jeneratöre bağlı olarak farklı tasarımlara sahip olabilir. Bazı temel rüzgar türbini tipleri şunlardır:

  1. Yatay eksenli rüzgar türbinleri: Bu tür türbinlerde rotor, yatay eksende döner. Kanatlar, rotorun ucundan göbeğe doğru eğilir. Yatay eksenli rüzgar türbinleri, en yaygın kullanılan türbin türüdür.
  2. Dikey eksenli rüzgar türbinleri: Bu tür türbinlerde rotor, dikey eksende döner. Kanatlar, rotorun etrafında düz bir şekilde yer alır. Dikey eksenli rüzgar türbinleri, daha az yaygın olarak kullanılır ve genellikle küçük ölçekli uygulamalarda tercih edilir.
  3. Savonius rüzgar türbinleri: Bu tür türbinler, dikey eksende dönen iki yarım silindirden oluşur. Rüzgar, kanatların üstünden ve altından geçer ve rotoru hareket ettirir. Savonius türbinleri, düşük rüzgar hızları için uygun olabilir ancak enerji üretim verimliliği diğer türbinlerden daha düşüktür.
  4. Darrieus rüzgar türbinleri: Bu tür türbinler, dikey eksende dönen bir veya daha fazla kanattan oluşur. Kanatlar genellikle aerodinamik yarım elips şeklindedir. Darrieus türbinleri, yüksek rüzgar hızlarına dayanıklıdır ve düşük gürültü seviyeleri nedeniyle şehirlerde kullanım için uygun olabilir.
  5. Halka kanatlı rüzgar türbinleri: Bu tür türbinler, dairesel bir rotor üzerine monte edilmiş bir dizi küçük kanattan oluşur. Halka kanatlı rüzgar türbinleri, düşük rüzgar hızları için tasarlanmıştır ve yerden daha yüksek bir konumda kurulabilirler.

Bu, sadece bazı temel rüzgar türbini tipleridir ve farklı firmalar ve üreticiler de kendi tasarımlarını yapabilirler.

Rüzgar Türbini Jeneratör (Genaratör) Çeşitleri

Rüzgar türbinlerinin jeneratör kısmında kullanılan rotor tipleri, farklı üreticiler tarafından tasarlanmış ve kullanılmaktadır. Bazı temel jeneratör rotor tipleri şunlardır:

  1. Sabit manyetli rotorlar: Bu tür rotorlarda, manyetik alan, rotorun dış yüzeyindeki mıknatıslar tarafından oluşturulur. Sabit manyetli rotorlar, daha yüksek verimlilik oranlarına sahip olabilen daha az hareketli parça içeren bir tasarıma sahiptir.
  2. Dolanıklı rotorlar: Bu tür rotorlar, manyetik alanı, rotorun etrafına sarılı olan bobinler yardımıyla oluşturur. Dolanıklı rotorlar, sabit manyetli rotorlara göre daha ucuzdur ancak daha az verimlidirler.
  3. Asenkron rotorlar: Bu tür rotorlar, rotorun şebekeden farklı bir frekansta çalışmasını sağlayan bir dış çerçeve bobini kullanır. Asenkron rotorlar, dolanıklı rotorlardan daha yüksek bir verimlilik oranına sahip olabilirler.
  4. Çift beslemeli rotorlar: Bu tür rotorlar, asenkron rotorlarla benzer çalışma prensibine sahiptir ancak iki ayrı devre ile çalışır. Çift beslemeli rotorlar, yüksek güçlü rüzgar türbinleri için idealdir.

Bu, sadece bazı temel jeneratör rotor tipleri olup, farklı üreticiler tarafından kullanılan ve tasarlanan daha fazla rotor tipi bulunmaktadır.

Rüzgar Türbini Kanat Tasarımları

Rüzgar türbinlerinin kanat tasarımları, birçok farklı faktöre bağlı olarak değişebilir ve farklı üreticilerin kullandığı tasarımlar da farklılık gösterebilir. Kanatların tasarımı, aerodinamik özelliklere, malzeme seçimine, boyutlara ve üretim maliyetlerine bağlıdır.

Bazı temel rüzgar türbini kanat tasarımları şunlardır:

  1. Basit çift yönlü kanatlar: Bu tür kanatlar, simetrik bir şekle sahip olup, her iki yön için de aynı performansı gösterirler. Basit çift yönlü kanatlar, düşük hızlarda etkilidir ancak yüksek hızlarda daha az verimli olabilirler.
  2. Darrieus kanatları: Darrieus kanatları, dikey eksende dönen rüzgar türbinleri için kullanılır. Aerodinamik yarım elips şeklinde olan kanatlar, yüksek hızlarda bile verimli çalışabilirler.
  3. Savonius kanatları: Savonius kanatları, darrieus kanatları gibi dikey eksende dönen türbinler için uygundur. İki yarım silindirden oluşan savonius kanatları, düşük hızlarda etkilidir ancak yüksek hızlarda daha az verimli olabilirler.
  4. Gözyaşı kanatları: Gözyaşı kanatları, simetrik bir kanat profiline sahip olsa da, açısı değişen kesitlerden oluşur. Bu tasarım, geniş bir hız aralığında verimli çalışabilir.
  5. Çift kavisli kanatlar: Bu tür kanatlar, iki farklı kavisli yüzeye sahiptir ve yüksek hızlarda daha verimli çalışabilirler.

En iyi kanat tasarımı, rüzgarın hızına, kanat boyutuna, rotorun boyutuna ve türbinin uygulama alanına bağlı olarak değişebilir. Yüksek hızlı rüzgar koşulları için, gözyaşı veya çift kavisli kanatlar tercih edilebilirken, düşük hızlı rüzgar koşulları için basit çift yönlü kanatlar veya savonius kanatlar kullanılabilir.

Dünyada Rüzgar Türbini Üreten Ülkeler ve Şirketler

Çin:

  • Goldwind
  • Envision Energy
  • MingYang Smart Energy
  • Sinovel Wind Group

ABD:

  • GE Renewable Energy

Almanya:

  • Nordex Group
  • Enercon

İspanya:

  • Siemens Gamesa

Hindistan:

  • Suzlon Energy

Danimarka:

  • Vestas

Brezilya:

  • WEG SA

Fransa:

  • Alstom

İtalya:

  • Senvion

Kanada:

  • Ampyx Power

Avokado İthalatında Yeni Rota Kenya

Avokado, günden güne artan popülerliği ve içerdiği besin değerleri ile her yaştan kişinin en sevdiği meyveler arasında zirveye doğru adım adım ilerlemekte. Her gün yeni bir lezzetli tarife konuk olan avokado, ticari değeriyle de dünya piyasalarında önemli bir konuma sahip olmakta. Hem sevilen hem de ticari bir değeri olan avokado nereden geliyor, hangi ülkeler üretiyor hiç düşündünüz mü?

Bu sorunun cevabı için sizlere güzel bir makale hazırladık. Bu yazımızda avokado konusunda istatistiki bilgiler verdikten sonra neden avokado ithalatında yeni rotanın neden Kenya olduğuna dair bilgiler sunacağız.

Hiç vakit kaybetmeden başlayalım…

Genel olarak avokado nedir diye sorsak hemen hemen herkes yeşil bir kabuğa sahip, avcumuz kadar bir büyüklüğü olan kremsi bir tada sahip lezzetli ve sağlığa birçok faydası olan bir besin olarak tanımlayacaktır. Bu tabir çokta yanlış sayılmaz, her ne kadar avokadonun birçok çeşidi olsada, en geniş tabiriyle bir avokado böyle tarif edilir. Avokado meyvesi tropikal bir meyve olarak kabul görmekte ve tarihine baktığımızda en az 10.000 yıllık bir geçmişe sahip olmasına rağmen, tüm dünyaca sağlıklı bir besin olarak kabul görmesi ve diyet listelerinin zirvesine çıkması 2000’li yıllara denk gelmektedir.

Dünyanın en çok avokado ithalatını yapan Amerika’da bile 1900’lü yıllardan 1990’lı yıllara kadar avokado neredeyse adı duyulmamış bir meyve olarak yer almaktaydı. Taa ki 2015 yılında Amerikalı’lar için büyük bir eğlence anlamına gelen Super Bowl reklamlarında avokadonun yer almasıyla çok büyük bir ivme kazandı ve o tarihten sonra artan bir talep ve bu talepe yönelik üretim başabaş gitmekte.

İsterseniz bu dediğimizi bir grafik yoluyla gösterelim…

Bu grafikte 2001 yılından 2020 yılına kadar kişi başı tüketimin ne kadar arttığını ve bunun ne kadarının avokado ithalatı olduğunu resmi bir grafik çerçevesinden görebilirsiniz.

Bu grafik her ne kadar Amerika’ya ait olsada dünyanın birçok yerinde benzer grafikler söz konusu. Büyük resme yani küresel olarak avokado ticaretine baktığımızda ise bu gerçekten heyecan verici olmakta ve tüm dünyada 2021 yılı için avokado pazarının büyüklüğü 13,97 milyar Amerikan doları seviyesine ulaşmakta ve ön görülen büyüme hızı %7,2’lik bir oran ile avokado pazarının 2030 yılında 26,03 milyar Amerikan doları seviyesine ulaşacağını tahmin edilmekte.

Görüldüğü gibi avokado pazarı gerçekten büyük bir pazar oluşturmakta ve her ülke bu pazardan kendisine pay almaya çalışmakta… Şimdi avokado pazarında hangi ülkeler var ve ne kadar üretim gerçekleştiriyorlar buna göz atalım…

Global çapta en büyük üretici şuanlık Meksika olmakta. Ardından Hollanda, Peru, Şili, İspanya ve Kenya sıralanmakta. Global pazarda %44 gibi bir oranda Meksika üretimi avokadolar satılmakta, en yakın komşusu olan Amerika’nın %92 oranında avokado ithalatı Meksika’dan sağlanmakta. Biraz daha aşağılara indiğimizde ise özellikle Avrupa ve Avrupa içerisinde büyük bir nüfusa sahip olan Türkiye gibi ülkelerde ise Kenya üretimi avokadolar market raflarında yer almakta. En çarpıcı örneklerden birisi olarak Türkiye’nin avokado ithalatının %73’ünü Kenya tek başına karşılamaktadır.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki dünya bir pandemiden yeni kurtuldu ve özellikle gıda sektörüne yönelik tedarik zinciri ve sertifikasyonlar son derece önemli oldu. Bir ülke başka bir ülkeden gıda temin etme konusunda bazı şartları öne sürmekte ve devamlılık arz edecek şekilde ticari ilişkiler kurmakta. İşte böyle kuralların olduğu bir ortamda Kenya sahip olduğu birçok avantaj sayesinde diğer ülkelere göre öne çıkmakta.

Dünyada en çok tercih edilen çeşitlerden biri olan Hass türü avokadoların yetiştirilmesi için en uygun şartlara baktığımızda hava şartlarının ne donmaya ne de aşırı sıcaklara maruz kalmaması gerekmekte. Ayrıca 1000-2000 metre arasında değişen rakım, yıl boyunca iyi dağılım gösteren yağışlar, güneş görmesi ve ideal toprak çeşitliliği ile Kenya’nın sahip olduğu tarım arazileri avokado yetiştiriciliği için en uygun coğrafi bölge olarak öne çıkmakta. Yine avokado taleplerine yıl boyunca cevap verebilme özelliği açısından Kenya, diğer ülkelere göre yılın tüm zamanlarında ürün sevkiyatı yapabilme kabiliyetine sahip olması, lojistik olarak altyapısının ve ulaşım araçlarının hazır olması, paketleme, gıda güvenliği ve gerekli uluslararası sertifikasyonlara sahip olması Kenya’nın dünyadaki diğer avokado üreticilerine göre öne çıkmasına sebep olmakta.

Bütün bunlara ek olarak Kenya’da avokado yetiştiriciliğinin organik olarak gerçekleştirilmesi ve girdi maliyetlerinin düşük olması diğer yetiştirici ülkelerin fiyatlarına göre çok daha makul bir düzeyde kalmakta ve buda Kenya’nın hızla gelişen bir avokado üreticisi ülke konumuna gelmesini sağlamakta.

Görüldüğü gibi dünyada artan bir avokado talebi bulunmakta ve bu talebe cevap vermek isteyen ülkeler arasında Kenya yeni bir rota olarak öne çıkmakta. Latmek Ltd şirketi olarak organik ve geleneksel olarak yetiştirdiğimiz ve Kenya’nın çeşitli yerlerinde bulunan avokado çiftliklerimiz ile sizlere en iyi avokadoları en iyi fiyatla ve en kaliteli şekilde sunmaya çalışmaktayız. Avokado ithalatı konusunda bizlerden her türlü bilgi ve desteği alacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Size bir telefon kadar yakınız…

Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle…

Canlı Takım ve Açılı Kafa ile İşletmenize Hız Katın

Endüstriyel ihtiyaçlar neticesinde teknoloji hızla gelişmekte ve buna paralel olarak makinelerin en modern ve tüm ihtiyaçlara cevap verir hale geldiği bu günlerde hassas işleme sektörü büyük bir ivme kazanmıştır.

Günümüzde en hassas parçalar uzay ve havacılık sanayisinde yer almakta ve bu alanda hizmet veren bir işletme olmak için tesisimizi ve makinelerimizi bu dar toleranslara uydurmamız gerekmektedir.

Cnc Canlı Takım
Cnc Canlı Takım

Geleneksel 3 eksen işleme tezgahları yerini cnc kontrollü simultane 5 eksen hatta 11 eksen tezgahlar almakta ve buna rağmen klasik bir cnc torna tezgahı bile silindirik parçalara yapılacak olan diğer işleme operasyonlarına cevap verememekte.

Bu ne tür sorunlara yol açıyor dersek, ilk olarak işleme endüstrisinde en önemli kısım bir malın zamanında yetişmesi hatta daha erken teslim edilmesi. Ama cnc torna tezgahınızda silindirik bir parçayı işlediniz bu çok güzel ama sonrasında dikey delik delmeler, diş çekmeler ve harici birçok işlem için parçayı söküp, başka tezgahlara bağlayıp orada işlemeniz gerekmektedir.

Cnc Açılı Kafa
Cnc Açılı Kafa

Bu tür işlemlerde ölü zaman olarak değerlendirilmekte ve işletmenize zaman ve para kaybettirmekte. Fakat bu konuda özel aparatlar sayesinde ki bunlara canlı takım ve açılı kafa denmekte, bu tür takımlarla ihtiyaç duyduğunuz tüm prosesleri parçayı sökmeden aynı tezgah üzerinde işlemeniz mümkün olmakta.

Cnc canlı takım ve cnc açılı kafa ürünleri konusunda dünyaca bilinen iki marka olan Eppinger ve Romai markalı ürünler, farklı operasyonlar için en ideal ürünleri sizlere temin etmektedir.

 

Cnc Açılı Kafa
Cnc Açılı Kafa

Görsellerini koyduğumuz Eppinger marka cnc canlı takım ve Romai marka cnc açılı kafa aparatlarını, cnc torna tezgahınızın taretine bağlamanız sonrasında harika yeteneklere sahip bir cnc torna tezgahına sahip olmuş olacaksınız.

Canlı takımlama ile parça işlemenin avantajına baktığımızda tek bir cnc torna makinesinde silindirik parça operasyonları haricinde diğer işlemleri de yapabilme kabiliyetine erişecek, daha hızlı imalat ve merkez noktasını kaybetmeden ve tekrar sıfırlama yapmaya gerek kalmadan işlerinizi süratli bir şekilde yapabileceksiniz.

Peki canlı takım ve açılı kafa aparatları ile hangi tür işleme operasyonlarını yapabilirsiniz bunlara da göz atmak istersek;

Frezeleme, delme, delik genişletme, diş çekme, tornalama gibi işlemleri yapabilmekte.

Peki canlı takım ve açılı kafa satın almak istersek ne yapmamız lazım?

Bu konuda uzun yıllardır sahip olduğu imalat tecrübesi ve distribütörlükleri ile öne çıkan Hidkom Mühendislik firması, Eppinger ve Romai markalarınında distribütörlüğünü yapmakta ve sahip olduğu alanında uzman teknik mühendisleri ile de ihtiyaçlarınıza net bir şekilde cevap vermekte.

Eppinger ve Romai markalı ürünler için Canlı Takım sitesine göz atmayı unutmayınız.

Endüstri Dünyasının Yeni Bilgi ve Haber Sitesi – Endustri.io

Endüstriyel sektörler her zaman ülkelerin kalkınmaları konusunda ana itici güç olarak yer almış ve bugün kullandığımız her şey endüstriyel tesislerde üretilerek çağdaş bir yaşama kavuşmaktayız.

Günümüzde endüstriyel sektör yayıncılığı ağırlıklı olarak endüstriyel sektör dergileri üzerinden dönmekte ve yapılan bir yayının ölçülebilirliği maalesef pek mümkün olamamakta. Her ne kadar sektörel dergileri okuyanlar gerçek kitle olsa da, bir sektörel derginin tamamının ne kadar kişi tarafından okunduğu hep bir muamma olsa da halen daha endüstriyel sektör dergileri işletmelerin adreslerine gönderilmekte ve firmalar buralarda yer almaktadır.

Bulunduğumuz zaman internet çağı ve endüstriyel alanların çokluğu her bir sektörel dergiyi takip etmeyi zorlaştırmakta. Ayrıca bir yazının ne kadar okunduğu ve yazı içerisinde yer alan işletmeye artı faydaları ne olmakta bunların hepsi internet sitesi aracılığıyla ölçülebilmekte.

İşte böyle ihtiyaçlar doğrultusunda Endüstri.io sitesi ortaya çıkmış ve konsept olarak hem endüstriyel bilgi hem de endüstriyel firma haberlerini kapsayacak şekilde kendisini konumlandırmıştır.

Endüstri.io, internet sektörünü oldukça iyi bilen ve bir yazının Google’da nasıl üst sıralarda olması gerektiği konusunda fazlasıyla deneyime sahip bir websitesidir. Yayınlamış olduğu içerikler, en kapsamlı içerikler olmakta ve geçen her güne karşılık otoritesini daha da arttırmaktadır.

Ayrıca endüstriyel sektörün istek ve ihtiyaçlarını analiz edebilecek donanım ve teknolojiye sahip altyapısı ile sektöre yeni bir heyecan getirme gayesiyle hızla ilerlemektedir.

Bu yazı vesilesiyle Endustri.io sitesine yayın hayatında başarılar diliyoruz.

Robotik Prostat Ameliyatı ve Holep Ameliyatı Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Günümüz modern teknoloji ile her alanda büyük bir hızla ilerlerken, aynı şekilde hastalıklarda birbirinden farklı ve çok sayıda mutasyon geçirerek yepyeni hastalıklara kapı aralamakta. Artan taşıt sayısı ve sanayileşmenin getirisi olarak hava kirliliği, kirlenen su kaynakları ve zirai ilaçlama ile harap olmuş topraklar insan sağlığını tehdit etmekte… Tüm bu olumsuzluklara rağmen gelişen cerrahi teknolojisi de insanlığa umut olmaya devam etmekte. Bu yazımızda üroloji alanında en son teknoloji olan robotik prostat ameliyatı ve holep ameliyatları hakkında kısaca bilgi vereceğiz…

Çevrenizde yaşlı erkek tanıdıklarınız var ise mutlaka prostat hastalığından rahatsız olduğunu duymuşsunuzdur. Prostat kanseri nedir açıklamak istersek, prostat dokusunu oluşturan hücrelerin anormal davranışlar göstermesi sonrasında ortaya çıkan tümör yapılarına prostat kanseri denmektedir. Prostat kanseri hakkında birkaç sayısal bilgi vererek konunun önemini vurgulayalım, şöyle ki, dünyada her 3 dakika bir kişi prostat kanseri olmakta. Erkek bireylerde akciğer kanserinden sonra en çok yakalanılan kanser türü. Bu konudaki son bilgi olarakta görülme yaş aralığını verelim, 50 yaş altı erkek bireyler pek sık rastlanmasada, 70 yaş üzeri erkeklerin %50’sinde, 90 yaş üzeri erkeklerin hemen hemen hepsinde mikroskopik düzeyde prostat kanseri görülebilmektedir. Bir erkek olarak bu yazıyı yazarken biraz çekinmedim desem yalan olur…

Durum ne kadar ciddi olursa olsun, modern tıp bu konuda da insanlığa hizmet etmekte geri durmuyor ve son teknoloji cerrahi ameliyat olarak robotik prostat ameliyatı en çok tercih edilen cerrahi yöntem olarak tüm dünyada güvenle kullanılmaktadır.

Robotik Prostat Ameliyatı

Prostat kanseri tedavisinde kapalı ameliyat yöntemi olarak laparoskopi yöntemi 90’lı yıllarda çok sık tercih edilen bir yöntem olarak kullanılmaktaydı. Hastalar için sorun teşkil etmeyecek kadar ince boruların karın boşluğuna takılmasından sonra cerrahi işlem yapılmaktaydı. Bu yöntemin sevilmesi ve geliştirilmesi sonrasında ise robotik cerrahi yöntemleri kullanılmaya başlanılmıştır. Robot yardımlı laparoskopik ameliyatlarda esnek robot kollara sahip son teknoloji robot yardımcı ile çok küçük alanlarda oldukça iyi iş çıkarılabilmektedir. Robot görüntüleme sayesinde dokular ayrıntılı olarak görülebilmekte ve bu sebeple daha az kanamaya sebep olmakta. Yine robotik prostat ameliyatında robot kolların esnek varlığı dikiş atma gibi operasyonlarda da çok verimli bir şekilde kullanılmaktadır.

Prof. Dr. Bülent Oktay - Bursa Robotik Prostat Ameliyatı
Prof. Dr. Bülent Oktay – Bursa Robotik Prostat Ameliyatı

Görsel kaynak : Prof. Dr. Bülent Oktay – DaVinci Robotu ile Ameliyat Öncesi

Robot yardımcılı kapalı ameliyat cerrahisinin en sık tercih edildiği branşlardan biri olan üroloji alanında, tüm dünyada prostat kanseri ve böbrek kanseri gibi ameliyatlar DaVinci Robotik sistem ile birlikte kapalı cerrahi olarak gerçekleştirilmektedir. Robot yardımcılı kapalı prostat ameliyatı aynı zamanda “robotik radikal prostatektomi” de denmektedir.

Holep Ameliyatı

Holep ameliyatı, uzun hali ise Holmium Lazerle Prostatın Çıkarılması Enüklasyonu olarak geçmektedir ve modern tedavi yöntemlerinden biri olan lazerin kullanıldığı bir cerrahi yöntemdir. İyi huylu prostat büyümesi ameliyatlarında tercih edilen bu tedavi yöntemi, açık cerrahi ameliyatlara benzer çok güzel sonuçlar alınabilen bir yöntemdir. Prostat ameliyatlarında altın standart olarak tarif edilen bu yöntem bir çok kişi tarafından güvenle tercih edilmektedir.

Prof. Dr. Bülent Oktay - Bursa Holep Ameliyatı

Prof. Dr. Bülent Oktay – Bursa Holep Ameliyatı

Robotik protat ameliyatı ve holep ameliyatlarının hastalar açısından tercih edilme sebepleri olarak şu maddeleri sıralayabiliriz;

  • Kapalı cerrahi yöntemi olarak geçen robotik prostat ameliyatı ve holep ameliyatları sonrasında hastanede yatış süreleri oldukça kısa sürmektedir. Robotik prostat tedavisi sonrasında 1 yada maksimum 2 gün sürerken, holep ameliyatında aynı gün taburcu olunurken, hasta çok yaşlı ise 1 gün kadar bekletilmektedir.
  • Robot yardımcılı ameliyatlarda, üstün görüntüleme teknolojisi sayesinde dokular daha net görülmekte ve ameliyat sonrası dikiş operasyonları daha incelikli yapılabilmekte.
  • Her iki yöntemde de açık cerrahi operasyonlarına göre çok daha az kan kaybı yaşanmaktadır ve hastanede kalış süresinde daha az ağrı kesici kullanılmaktadır.
  • Robotik cerrahi ameliyatı sonrasında hastalar 2-3 hafta içerisinde normal yaşantılarına eskisi gibi kaldı yerden devam edebilmektedirler.

Genel bilgilendirme amacıyla hazırladığımız bu yazımızda, görsel kaynakların kullandılığı sitenin sahibi Prof. Dr. Bülent Oktay, Bursa’da hem robotik prostat ameliyatı hem de holep ameliyatları konusunda oldukça tecrübeli ve gerçekleştirmiş olduğu başarılı ameliyatlar sayesinde adından söz ettirmiş bir doktor olarak Bursa’lılar için büyük bir kazançtır. Hem daVinci robotik prostat ameliyatı hem de holep ameliyatı hakkında detaylı bilgiyi Prof. Dr. Bülent Oktay’ın sitesinden alabilirsiniz.

Bütüncül Tıp Tedavisi Yöntemi Homeopati

Sağlık konusunda insanlar her geçen gün bilinçlenmekte ve klasik batı tıbbından ziyade tamamlayıcı ve alternatif tıp tedavilerine yönelim artmakta. Yapılan çalışmalar göstermekte ki her bireyin kendi özgü sağlık sistemi bulunmakta ve kişiye özel sağlık yerine karnım ağrıyor al sana ilaç, burnum akıyor al sana fıs fıs artık hastaların şikayetlerini çözememekte. Yada geçici olarak semptomları baskılamakta fakat sonrasında ortaya çıkan daha zor durumlar neticesinde insanlar çaresiz kalmakta yada tedavinin erken safhasını kaçırmakta…

Bu sitemizde bir çok alternatif tıp yöntemlerinden zaman zaman bahsettik, örneğin biorezonans, akupunktur, yaş kupa terapisi, bach çiçekleri gibi bir çok tedavi yöntemi ülkemizde yeni yeni bilinmekte ve insanların bu yöntemlerden şifa bulmaları neticesinde kulaktan kulağa yayılan bu işe yarar sistemler sayesinde farkındalık düzeyi artmakta.

Bu yazımızda tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemlerinden olan Homeopati hakkında bilgi vereceğiz…

Homeopati, Alman Doktor Samuel Hahnemann tarafından 1796 yılında bilimsel bir çerçeveye oturtularak yayınlanan Homeopati (homeopatinin tarihçesi için tıklayınız) isimli kitabı ile resmiyet kazanmıştır ve 1700’lü yılların sonunda doğan bu bütüncül ve kişiye özgü sağlık yaklaşımı bugün tüm dünyada büyük bir saygı ile insanlara şifa olmaktadır.

Homeopatinin genel ilkesi olarak benzer benzerini tedavi eder anlayışı bulunmaktadır. Şöyle ki, sıtma hastalığının ilacı kinin’dir. Yani siz bir sıtma hastasına kinin verirseniz o kişi şifa bulur ve sıtma hastalığından kurtulur fakat siz sağlıklı bir insana kinin verirseniz bu sefer de sıtma belirtileri gösterir. Bu keşfin sonucunda Samuel Hahnemann bir çok materyalı kendi bedeninde deneyerek klinik vaka çalışmaları sonucunda Homeopati isimli kitabını ve ardından 1810 yılında “Organon” isimli kitaplarını çıkararak bu tarihten 2 yıl sonra Leipzig Üniversitesinde dersler vermeye başlamıştır.

Homeopati’nin diğer tedavi yöntemlerinden farkına gelirsek, burada bir hastalık adı bulunmamakta. Sizin karaciğer yetmezliği, siroz, kanser gibi isim verdiğiniz hastalıklar homeopati de bulunmamakta. Peki homeopatide ne var derseniz, homeopati işe ilk olarak size detaylı bir anamnez yani öykünüzü almayla işe başlıyor. Baştan, tırnağa kadar her konu hakkında size sorulan sorularla detaylı öykünüz alındıktan sonra doktor görüşmesi ile devam edilmekte ve rahatsızlıklarınız yada semptomlarınız için en uygun remedinin (tedavinin) bulunması ve sonrasında ki ortaya çıkan bulgular ile homeopati işlevini gerçekleştirmektedir.

Günümüzde homeopati konusunda farklı görüşler olmakla birlikte homeopatinin kurucusu Samuel Hahnemann de dahil olduğu klasik homeopati yani hastaya sadece bir tek remedinin verilmesi ile beklenen sonuca karşılık aynı anda 3-4 remedinin verilerek içlerinden birinin etki göstermesi olarak yorumlanan modern homeopati arasında derin görüş ayrılıkları bulunmaktadır.

Yine günümüzde bir çok paylaşım ortamının olması sonucunda Youtube yada farklı mecralarda Homeopati hakkında bir çok asılsız iddialar da söz konusu olmakta. Özellikle içerisinde neredeyse hiç madde kalmayacak derecede yapılan seyreltme işlemi sonrasında verilen remedinin plasebo etkisi yaptığı söylenmekte. Fakat plasebo etkisi, hastanın o ilacın iyileştireceği yönünde inancı ile gerçekleşen bir durumdur ama homeopatinin çocuklarda ve hayvanlarda da başarılı sonuçlar vermesi üzerine bu asılsız iddia boşa çıkmakta.

Yine verilen remedinin işe yaramadığı durumları ortaya koyarak homeopati hakkında hurafe dedikoduları dolanmakta, lakin homeopati konusunda alanında uzman kişilerce yapılmayan işlemler elbette ki bir sonuca varamayacaktır. Ve yine verilen remedi sonrasında kişinin takip etmesi gereken durumları bildirmemesi, bütüncül olarak şifalanma konusunda engel olabilmekte.

Ülkemizde, homeopati alanında uzun yıllar veren, bir çok eğitimlere katılan ve homeopati tedavisi ile hasta bakan doktorlar bulunmaktadır. Bir liste yaparsak Dr. Neslihan Gülmez homeopati konusunda en aktif çalışan doktor olarak en başa konulabilir, yine bir çok eğitim organize eden Sibel Spinu gibi bireysel doktorlar ve bazı hastanelerin homeopati klinikleri bu konuda homeopatik tedavi konusunda başvuru kaynakları olabilmektedir.

Homeopati hakkında merak ettiklerinizi yorum olarak yazabilirsiniz. Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle…

Modern Zamanlar ve Modern Problemler

Bundan 100 sene öncesinde her yerde arabalar, otobüsler yoktu, insanların büyük çoğunluğu yine at arabaları gibi klasik ve bilindik araçları kullanmaktaydı. Elbette demiryolu vardı, gemi ulaşımı gibi modern taşıma araçları vardı fakat anlatmak istediğim başka…

Günümüzde ise artık her evde birden fazla araba ve çeşitli imkanlar bulunmakta. Ulaşım konusunda 100 sene öncesine göre çok ilerideyiz, belki diğer şartlarda da peki modern zamanlar kolaylık getirdiği gibi modern problemlerde getirmiş midir?

Bunun cevabı çok basit, hem de saniyesinde söylenebilecek tarzdan ve evet getirmiştir…

Şimdi bugün sosyal medya diye bir kitle iletişim araçları var. Twitter, Facebook, Instagram, Youtube gibi insanların bir şekilde seslerini duyurabildikleri, eğlenebildikleri ve hatta para kazanabildikleri mecralara evrildiler.

Peki bunlar bize ne gibi modern problemler getirmişlerdir ki?

Mesela instagram’ı ele alalım. İlk başlarda çektiğiniz fotoğrafları paylaştığınız bir mecra iken, şimdilerde insanların kendilerini sergiledikleri, sahip oldukları takipçi kitlesine göre sponsorlu reklam ile para kazandıkları bir yer haline geldi. Bir zamanlar sadece kitlesi var diye tercih edilen kişiler şimdiler de kitlesinin kalitesine göre de değerlendirilmeye başlandı ve kuru kalabalıktan ziyade yönlendirilmeye müsait ve para harcamaya müsait kitle sahibi kişiler reklamlardan aslan payını alır hale geldiler.

Peki bunda ne var diyebilirsiniz ama işin aslı öyle değil. Bir zamanlar youtuber furyası vardı. Birbirinin benzeri saçma videolar milyonlarca izleniyordu ve bu videoları üreten kişiler para kazanıyordu. O kadar çok arttı ki bu olay, artık gençlerde, karı kocalara, çocuklara, dedelere, ninelere, sülale boyu video çekmelere kadar uzandı ve sırf izlenme adına akla hayale gelmeyecek saçmalıklar ve tehlikeli işler yapılmaya başlandı.

Bu tablonun bir diğer yüzünde ise bu yapılan video ve paylaşımları izleyen bir grup var ki günün en az 4-5 saatini burada tüketmekten kendini alıkoyamıyorlar. Yine buralarda filizlenen aşklar, büyüyün nefretler, çıkan tartışmalar ve evli çiftlerin telefonlarını kontrol etme meseleleri ana haber bültenlerine konu olacak tarzda gündeme düşmeye başladı…

Peki ne yapmak lazım, bu modern çağın etkisi altından nasıl kurtulabiliriz?

Çözüm konusunda çok çeşitli metotlar bulunmakta. Bağımlılık derecesine gelen bu alışkanlıklar, zamanla sıkılmaya bırakmakta yerini fakat ruhumuzda bırakmış oldukları derin tahribatı temizlemek biraz zaman almakta.

Uzun zamandır farklı bir amaç için nefes terapisi ve diğer konulara merak sarmıştım ve bu konuda Bursa yaşam koçu ve nefes terapisti olarak hizmet veren Gamze Çelikcan ile tanışarak daha da bilgilenme sahibi oldum diyebiliriz.

Genelde duygu durumumu değiştirmek istediğimde nefes terapisi tekniklerini kullanmayı tercih ederken, Gamze Hanım sayesinde daha farklı kullanım amaçlarını ve faydalarını öğrenmek açıkçası güzel oldu. Ve de yaşam koçluğu… Herkesin dünyası, yaşadıkları, hissettikleri ve karakter yapısı farklı olduğu için dünyayı yorumlama tarzı farklı olmakta. Yaşam koçları bir çok insan için çıkış noktası konusunda yardımcı olmaktadırlar.

Sözü fazla uzatmadan demek isteriz ki, modern çağlar bize yeni alışık olmadığımız bazı ruhsal çöküntüler ve bunalmışlıklar getirebilmekte. Hayatımızı düzene koymak istiyorsak düzenli spor, dengeli beslenme ve nefes terapisi gibi duygu durumumuzu değiştirecek çalışmaları hayatımıza katmaya çalışmalıyız. Bazen yol ayrımlarında ne yapacağımızı bilemiyorsak, bulunduğumuz duruma göre, yaşam koçu, ilişki koçu, öğrenci koçu, iş koçu gibi alanında ihtisaslaşmış kişilere danışmakta her zaman fayda var… Peki sizin çıkış yolunuz nedir?

Ayvalık Gıda OSB Kapılarını Yatırımcılara Açtı

Pandemi sonrasında tüm dünya ekonomik olarak bir toparlanma hareketi içerisine girmiş bulunmakta ve Türkiye, krizde büyüme göstererek Çin’in ardından 2.sırada yer alarak hem yerli yatırımcıya hem de yabancı yatırımcıya yeni iş fırsatları için uygun koşulları hazır hale getirmiş bulunmakta.

Devlet teşvikleri ile beraber üretim sanayisinin çarkları hızlanmakta ve artan ihtiyaç için yeni organize sanayi bölgelerine ihtiyaç duyulmakta. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda Ayvalık Organize Gıda Sanayicileri Derneği’nin girişimleri ve yerel yönetimlerin desteğiyle başlanan Ayvalık Gıda OSB’sinde planlar tamamlanarak yatırımcılarını beklemeye başladı.

Balıkesir’in Ayvalık İlçesi Altınoluk mahallesinde kurulacak olan Ayvalık Gıda ve Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, konum itibariyle İzmir, Manisa ve Balıkesir üçgeni içerisinde merkezi bir konumda yer alması ve kara, deniz, hava ve raylı sistemlerle hem ulaşım hem de nakliye olanakları ile gelişen Türkiye’de en kapsamlı gıda organize sanayi bölgesi ile adından söz ettirecek durumda.

Kurulacak olan Ayvalık Gıda OSB‘si, Altınova Mahallesi Topçular mevkiinde toplamda 478 bin 788 metrekarelik bir alanda sosyal yapılar hariç 234 bin 402 metrekare alan üzerine kurulacak olup oniki yıla kadar varan çok sayıda muafiyet ve indirimlere ek olarak kdv istisnası, kurumlar vergisi, elektrik ve havagazı tüketim vergisi, emlak vergisi ve bir çok indirimden yararlanmaya hak kazanacaklardır.

Ayvalık Gıda OSB ile bölgenin cazibe merkezi haline gelmesi ve bölge halkı için yeni iş olanaklarına fırsat olması açısından oldukça önemli olan bu proje de sona yaklaşılmakta. Detaylı bilgi ve yatırım için Ayvalık Organize Gıda Sanayicileri Derneği ile görüşmeler sağlanabilir.